Adil Okul, Eşitliği Getirir mi?

Eşitlik kelimesinin tam karşılığı aynı olma durumu olarak açıklanabilir. Toplumun tüm bireylerinin her durumda eşitlenmiş hali. Tüm sözlüklerde eşitlik 'herkese adil ve eşit davranma durumu olarak ta tanımlanabilir. Eğitimde eşitliği “Adalet ”merceğiyle hareket etmek anlamına da gelir.

O halde temel soru şudur. Eşitlik her zaman adaleti getirir mi? Ya da tersi... Adalet her zaman eşitliği getirir mi?

Yale araştırmacılarının (Stamans,Sheskin ve Bloom,) 2017 de yazdıkları ilginç bir makalede, genel olarak insanların eşdeğerliğe karşı adaletli olduklarına işaret edilmektedir. İnsanların eşit muameleyi adil olarak gördüğü durumlar, ancak bazı durumlarda “eşitlik” söz konusu olduğunda adaletin eşitliği bozduğunu söyleyebiliriz.
Eşit muamele ne zaman “adil” olur? Bir mamulün, bir ürünün, bir mirasın… vb somut varlığın dağıtımını eşit bir şekilde yaptığınızda adil olursunuz. Buradaki eşitlik adaleti sağlar. Bu tür bir araştırma yapıp elde edeceğimiz bulgu ve veriler bize gösterecek ki eşitlik adaleti sağlar. Bu şartlar altında herkes eşitliği hak eder ve eşit olmayan dağılım haksız yani adaletsizlik olarak kabul edilir. Eşitsiz muamele ne zaman “adil” olur? Liyakat, beceri ve ihtiyaçtaki farklılıklara dayanarak eşit olmayan ancak adil olan durumlarda vardır. Matematik öğretmenine ihtiyacı olan bir okulun işe müracaat etmiş öğretmenler arasında kura çekerek seçim yapması eşitlik ilkesine uysa da adil değildir. İşe müracaat eden matematik öğretmenlerinin içinde okuduğu üniversite, tecrübe ve başka kriterleri ölçü kabul edip en iyisini seçmesi eşitlik ilkesine aykırı olsa da “adil” dir.

Okul eğitiminde 'eşitlikçi' bir sistem, tüm öğrencilere eşit muamele gören bir sistem olarak tanımlanabilir. Örneğin, tüm öğrencilere, aynı okul müfredatı, aynı uzmanlığa sahip öğretmenler tarafından verilen fırsatların olduğu bir sistem olarak tanımlanabilir. Aynı öğrenme beklentileri doğrultusunda tutulduğunda, eşdeğer düzeyde kaynak ve destek sağlandığında, eğitimde eşitlik vardır denebilir. Bununla birlikte, diğer yaşam alanlarında olduğu gibi, okul eğitiminde eşitlik, bazı durumlarda eşit muamele (farklı muamele için açık bir temeli olmadığı durumlarda) ve diğerlerinde eşitsiz muamele ile ilişkili olabilir.
Örnek 1: Eşitsiz öğrenim ihtiyaçlarına cevap vermek

Aynı okul yılındaki öğrenciler genel olarak aynı yaştadır ve aynı süre boyunca okula devam etmektedir. Sadece bu gerekçelerle, tüm öğrencilere aynı şekilde davranmanın uygun olduğu düşünülebilir. Onlara aynı müfredatı öğretmek, aynı öğrenme fırsatları sunmak, aynı beklentileri yerine getirmek ve aynı performans standartlarına göre değerlendirme ve puanlandırma yapmak uygun olabilir. Nitekim aynı okul yılında öğrencilerin farklı performans beklentileri içinde olmanın haksız ve adaletsiz olduğu da söylenebilir.

Ancak, aynı okul ve aynı yıl içinde öğrenciler öğrenme ve gelişme aşamalarında büyük farklılıklar gösterir. Aynı okulda ve aynı yıl içinde 8. Sınıfta olan bir öğrenci ile 5.sınıfta olan bir öğrenci arasında büyük farklılık vardır. Bu anlamda, öğrenciler eşit değildir; çok farklı kazanım seviyelerine sahiptirler ve bu nedenle farklı öğrenme fırsatlarından ve zorluklarından faydalanırlar. Çoğu öğretmen bunu tanır ve bu bireysel farklılıklara hitap etmek için öğretimlerini farklılaştırır. Öğrenci gereksinimlerindeki gözlemlenebilir farklılıklara yanıt olarak eşit olmayan ancak adil olan çözümler seçer.
Nitekim bu farklılıkları dikkate almadan tüm öğrencilerden aynı performansı beklemek haksız ve adaletsiz bir tutum olur.

Bu açıdan bakıldığında, eşit olmayan başlangıç noktaları kabul edildiğinde ve bireysel ihtiyaçları farklı şekilde karşılamaya yönelik girişimlerde bulunulduğunda öğrencilere “eşit” davranılır. Tüm öğrencilerin, aynı zamanda öğrenmelerinde aynı noktaya ulaşmasını beklemek yerine, her bir öğrencinin, başlangıç noktalarına bakmaksızın, öğrenmelerinde mükemmel ilerleme kaydetmesi beklenir ve doğru olanda budur.

Örnek 2: Eşitsiz öğrenci geçmişlerini ele almak ‘Eşit' bir okul sistemi, tüm öğrencilerin eşit muamele gördüğü bir sistem olarak düşünebiliriz. Örneğin, aynı uzmanlık düzeyine sahip öğretmenler tarafından öğretimin yapılması, okul da aynı olanaklara erişebilmeleri ve aynı düzeyde devlet imkânlarına sahip okullar olarak kabul edilir. Bu 'tüm öğrenciler eşittir anlamına gelir. Tüm öğrencilerin aynı eğitim kalitesine temel bir hak kazandıkları düşünülür. Anacak, bazı öğrencilerin daha iyi öğretime, daha iyi okullara veya daha fazla devlet imkânına erişmesi varsa, o zaman imtiyazlı bir sınıf doğar buda haksız ve adaletsizliği beraberinde getirir.

Ancak, öğrencilerin eşit ihtiyaçları yoktur. Bazı öğrencilerin ek yetişkin desteği gerektiren özel ihtiyaçları, özel okul olanakları ve bu ihtiyaçları karşılamak için ilave fonlar gereklidir. Toplum olarak, bu özel ihtiyaçları karşılamak ve bazı öğrencilerin karşılaştıkları dezavantajları iyileştirmek için kaynakların eşit şekilde dağıtılmasının adil olmayacağını düşünmeliyiz. Üstün zekâlı, öğrenme zorluğu ya da bedensel sorunları olan bireylere adalet adına eşit davranmak adaleti sağlamaz. Öğrenmede Adalet, “neyin adil” olduğunu belirlemekle eşitlik elde edilebilir.

Öğrencilerin eşit olmayan geçmişlerden geldiği de bilinen bir gerçektir. Bazı öğrenciler doğdukları koşullar yüzünden dezavantajlıdır. Bu farklılıklar genellikle okuldaki öğrenciler arasındaki kaliteyi, ev desteğinin kalitesi,okul boyunca öğrencilerin performansını ciddi bir şekilde etkiler. Öğrencilerin farklı ebeveyn, meslek grupları, sosyal -çevresel faktörler ve okur-yazar düzeyi dikkate alındığında ayni performansı ve başarıyı beklemek adil olmayacaktır. Çoğu ülkede asgari standart veya daha düşük seviyedeki öğrencilerin oranı, düşük ebeveynlik meslek grupları, yüksek gruplardan daha fazladır.

'Adil' bir okul sisteminde, öğrencilerin özel ihtiyaçları ve eşit olmayan sosyoekonomik durumları tanınır. Kişisel ve sosyal koşullar nedeniyle dezavantajlı durumların azaltılması için kaynaklar eşit olarak dağıtılır. Örneğin, uzman öğretmenler, çevresel olanaklar, tecrübeli personel gibi ayrıcalıklarla eşit olamayan bir durumu eşitsizlik yaparak adalet sağlanabilir. Burada görüldüğü gibi “eşitlik”, ilkesi uygulanmadan “adil” koşullar sağlanarak eşitlik elde edilir.

“Adil” bir okul sisteminde yetişen öğrenciler aşağıdaki becerileri kazanır:
1-) Eleştirel Düşünme, Ayırt Etme Ve Problem Çözme Becerisi
2-) Hayatın Farklı Katmanları Arasında İşbirliği Kurma Ve Etkili İletişim Becerisi
3-) Zihinsel Çeviklik ve Esneklik Becerisi
4-) İnisiyatif Alma, Üretkenlik ve Girişimcilik becerisi
5-) Sözlü, Gurup Bilinci ve Yazılı İletişim Becerisi
6-) Bilgiye Ulaşma ve İşleme Becerisi
7-) Meraklanma, Hayal Kurma ve Düşünme Becerisi
Gelişmiş bireyler yetişir. “ADALETİN HEDEF VE GAYESİ EŞİTLİĞİ SAĞLAMAK OLMALIDIR."

 

İbrahim Halil DEMİR
hidakademi@gmail.com

-

WhatsApp chat